Son yıllarda Dermatoloji Polikliniği’ne başvuran hastaların önemli bir bölümünde ortak bir şikâyet dikkat çekiyor: Gece artan kaşıntı, el bileklerinde ve parmak aralarında kızarıklık, kaşıntıya bağlı yara izleri, bazen aile bireylerinde benzer bulgular ve tanı çoğu zaman net; uyuz enfeksiyonu. Konu hakkında KTÜ Farabi Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Leyla Baykal SELÇUK önemli açıklamalarda bulundu.
Peki, bu kadar gündemde olan uyuz nedir? Neden bu kadar arttı? Tedavi neden bazen yetersiz kalıyor? Bir dermatoloji uzmanı olarak sahada sık karşılaştığımız bu enfeksiyona dair aklınızdaki tüm soruları bilimsel ve pratik bir çerçevede açıklamak istiyorum:
Uyuz; sarcoptes scabiei var hominis adı verilen mikroskobik bir parazitin neden olduğu bulaşıcı bir deri hastalığıdır. Çıplak gözle görülemeyen bu parazit, insan derisinin en üst tabakasına yerleşerek burada tüneller kazar, yumurtalarını bırakır ve hastalığın tipik kaşıntı ve cilt lezyonları ile hayat kalitesini ciddi biçimde düşürebilir. Yumurtalar, 3-4 gün içinde larvaya dönüşür ve erişkin hale gelmeleri ise yaklaşık 10-14 gün sürer. Bu döngü, uygun tedavi uygulanmazsa sürekli devam eder ve enfeksiyon kronikleşebilir.
Uyuzun en yaygın bulaşma yolu, enfekte olan kişiyle uzun süreli doğrudan deri temasıdır. Tokalaşmak gibi kısa temaslarla genellikle bulaşmaz ancak aynı yatağı paylaşmak, yakın temaslı sosyal ilişkiler veya birlikte yaşama ortamı, bulaşma riskini artırır. Ayrıca parazitin, deri dışında birkaç gün yaşayabildiği göz önüne alındığında; ortak kullanılan çarşaf, havlu, kıyafet…vb. eşyalar da bulaş kaynağı olabilir.
Uyuz enfeksiyonunun en tipik belirtisi; geceleri artan sıcaklar ve artan yoğun kaşıntıdır. Bu kaşıntının nedeni, parazitin hareketi ve dışkısına karşı gelişen alerjik reaksiyondur. Lezyonlar sıklıkla el parmak araları, el bilekleri, kol içleri, göbek çevresi, kalçalar ve erkeklerde genital bölgede görülür. Deride kızarıklık, ince tünel izleri, küçük su dolu kabarcıkları (veziküller) ve kaşıntıya bağlı yara izleri olabilir. Bebeklerde ve yaşlılarda hastalık, farklı ve daha yaygın seyredebilir; tüm vücut tutulumu görülebilir.
Uyuz, toplumun her kesiminde görülebilir ancak bazı gruplar örneğin; kalabalık ortamlarda (yurt, bakımevi, cezaevi…vb.) yaşayanlar, aile bireylerinden en az biri uyuz olanlar, düşük sosyoekonomik koşullarda yaşayanlar, bağışıklık sistemi zayıflamış bireyler, uzun süre hasta ile yakın temasta bulunan sağlık çalışanları, daha yüksek risk altındadır:
Uyuz tedavisinde başarı gerçekten düşük mü diye sorguladığımızda; aslında doğru ilaç, doğru uygulama ve eş zamanlı çevresel önlemler ile tedavinin oldukça başarılı olduğunu görmekteyiz. Ancak son yıllarda tedaviye rağmen şikâyetlerin devam etmesi, ilaçlara direnç geliştiği algısını ortaya çıkarmıştır. Gerçekte, bu durumun birkaç temel nedeni vardır. Bunlardan en önemlisi tedavinin eksik uygulanması örneğin; sadece hasta bireyin tedavi edilmesiyle birlikte diğer temaslıların tedavi almaması, ilacın hatalı (kısa süreli uygulama, sadece kaşınan yerlere sürülmesi) kullanımı, tekrarlayan bulaş (aile bireylerinin tedavi edilmemesi) ve parazitin yaşadığı eşyaların temizlenmemesidir. Dolayısıyla her tedavi başarısızlığında, ilaç direnci düşünülmeden önce mutlaka bu faktörler gözden geçirilmelidir.
Dünyada ve ülkemizde son yıllarda topikal permetrin gibi klasik tedavilere yanıt oranında azalma bildirilmiştir. Bu, kısmen yanlış kullanım nedeniyle gelişmiş olabilir. Bununla birlikte gerçek bir biyolojik direnç de bazı çalışmalarda gösterilmiştir. Bu nedenle, tedaviye yanıt alınamayan olgularda, alternatif tedaviler (ivermektin gibi sistemik ilaçlar) gündeme gelmiştir. Yine de dikkatli ve Dermatoloji Uzmanı gözetiminde kullanılması gerekir.
Uyuz, bireysel değil toplumsal bir enfeksiyondur. Tedavide, en sık karşılaşılan başarısızlık nedeni, aynı evde yaşayan bireylerin, bir veya birkaçının sessiz taşıyıcı olmasıdır. Şikâyeti olmayan aile bireyleri bile paraziti taşıyabilir. Bu nedenle, aynı evde yaşayan herkesin, eşzamanlı olarak tedavi edilmesi esastır. Aksi halde, hastalık bir kısır döngü şeklinde devam eder.
Uyuzdan korunmak için alınabilecek bazı temel önlemler arasında, temaslı kişilerin taranması ve tedavisi yer alır. Ayrıca ortak eşya kullanımından kaçınmak, özellikle çarşaf, yastık kılıfı, havlu gibi eşyalar, kişisel olmalı; giysiler ve çarşaflar temizliğinde 60°C’de yıkama ve yüksek ısıda ütülenmelidir. Yıkanamayan eşyalar, hava geçirmez torbada en az 72 saat bekletilmelidir. Tedavi sonrası temizlik önemlidir. Tedavi ile birlikte ev temizliği eş zamanlı yapılmalıdır. Aksi halde yeniden enfeksiyon görülebilir.
Sonuç olarak uyuz; artan sıklığı, kolay bulaşması ve tedavi zorluğu nedeniyle sadece bireylerin değil, toplumun da sağlık sorunu haline gelmiştir. Hastalığın, damgalanma korkusu ile gizlenmesi, tedaviye geç başlanmasına ve daha fazla kişiye bulaşmasına yol açmaktadır. Bir Dermatoloji Hekimi olarak vurgulamak isterim ki uyuz enfeksiyonu tedavi edilebilir bir hastalıktır. Ancak bu tedavi; doğru tanı, doğru ilaç, eşzamanlı aile tedavisi ve çevresel hijyen önlemleri ile mümkündür. Şüpheleniyorsanız bir Dermatoloji Uzmanı mutlaka görmelidir. Bu hem kendiniz hem çevreniz için en doğru adım olacaktır.